Biz azınlık değiliz, o kadar çoğuz ve o
kadar uyamıyoruz ki oyunun kurallarına, lütfen bizim gibileri bir şehirde
toplayın. Belki o zaman, karşılaştığımız herkes bizimle aynı karakter
defolarına sahip olduğu için mutlu bir yaşam sürebiliriz ve kurtulabiliriz
yuvarlanmaktan.. Mevcut dünya düzeni bize ters..Mücadele etmek zorunda
bırakıldığımız insanlarla (ki bizce böyle bir şeye gerek yok) aynı silahlara
sahip değiliz.. Bizde tırnak makası var, mücadele etmek zorunda bırakıldığımız
insanlarda atom bombası..
Biz kimiz?
- Biz
elini beline koyup, haksız olduğunda sesini yükseltip, çirkef cümlelerle
kavga etmeyi bilmeyenleriz.
- Biz
politik olmayı bilemeyen, bir cetvel gibi dümdüz, nabza göre şerbet verme
yetileri gelişmemiş, doğrucu Davutlarız.
- Biz
tükürdüğümüz surata tekrar bakmayanlarız.
- Biz
kafamızı çalıştırıp güçlünün yanında olmak yerine, hep güçsüzün, ezilenin
yanında olmayı kendine felsefe edinmiş aptallarız.
- Kendimizi
herhangi bir insanın bizi eleştirmesinin 100 katı daha sert
eleştirebilenleriz.
- Benliğimizi
unutmamış, özsaygımızdan daha değerli hiçbir şeyi olmayanlarız.
- Bizler
işini mükemmel yapmayı her şeyin üzerinde tutan, yaptığı iş zaten yapması
gereken iş olduğu için bunu pazarlamak gibi bir gereklilik duymayan, kıç
yalamayı, zorda kalınca kendimizi acındırmayı ya da dilencimsi davranışlar
sergilemeyi bilmeyen, sevilmek, göze girmek için çaba sarf etmeyen,
bunları yaparsak kendi özümüze ihanet edeceğimize inanan işçi arılarız.
- Yüz
ifademizle ne düşündüğümüzü, ne hissettiğimizi apaçık ele verenleriz.
- Başkalarının
başına gelenleri, sanki biz yaşamışız gibi güçlü hisseden empatlarız.
- Hazır
cevaplık, kıvırma, durumu idare etme yetenekleri olmayan, çevremizdeki
saldırılara hep hazırlıksız yakalanıp, yaşadığımız şokun da etkisiyle sus
pus olup, ya da yeterince güçlü olmayan cümleler kurup haklıyken haksız olanlarız.
- Kafamızda
kırk tilkiyi birbirine çarpmadan dolaştıramayanlarız.
- Sürekli
değişen iç dünyamıza ayak uyduramayan, hayatımızın bir anlamı olması gerektiğine
inanan, bunu sorgulamaktan ve bulamamaktan yorulmuş insanlarız.
- Bizler
dolu otobüslere insanları iterek binemeyen, hep bir sonraki otobüsü
bekleyenleriz.
- Hayat
karşısında beceriksiz, hayat acemileriyiz.
- Hayattan
çıkarı olmayanlarız.
- Biz
kaybedenleriz..
Bu nedenlerle ve bir o kadar daha başka
nedenle Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar adlı kitabının en sevdiğim kitap, kutsal
kitabım olması, kişisel miladım olması kesinlikle tesadüf değil…Bu kitabı da
ancak tutunamayanlar okuyup, hissedebilir. Diğerleri okuyamazlar, okusalar da
anlamazlar, hissedemezler, sevmezler, kaldıramazlar..Herkes için değildir..Hissetmek
için içinde, yuvarlandığı bir uçurumu olmalı insanın.